24 Mayıs 2009 Pazar

Yorgun "Dünya'"lının bilinmezliğe geri dönüşü...

Vücudumu top yekin ve amansızca içinde sürükleyen bu yorgun hayat esintilerinin beni aldığı yeri hatırlıyorum. Adına bataklık dediğim düşünen türün çıkar savaşları ve günahlarımın bütünleştiği hayatım… Renkleri belli belirsiz yahut solgun yaşam kalıntıları içinde ve aynada kahrolurcasına karşılaştığım bir bezgin beden, bu benim bedenim. Ruhani tavırlar içinde tahin edilmesi zor ufuklara kaçışımı izleyen yüreğimin, şimdi kendisini çok uzaklarında bulduğu o mesut yaşantıya, kırık parlamalı penceremden nasıl baktığını tasavvur edemezsiniz. Geçmiş yaşantımdan tam olarak sıyrılmak üzereydim. Es geçemeyeceğim bir gerçek daha vardı ki, o da ikinci benliğimin kısır ve soğuk sonbaharın etkisine girdiğiydi. Her şeye rağmen duygularıma getirdiğim kanaat esaretten kurtulduğuma dairdi. Ve dilediğim yaşama hakkımı içinde saklı tutan ücraya hızla yaklaştığımı düşündüğüm bir anda, bunun erken tasarlanmış bir mutlu olma düşünden başka bir şey olmadığını gösterircesine, daha hızlı, daha az mesafeden beni yıkmaya hazır karabulutlar Ay’ın siluetini tamamen örtmüş, acıma hissinden yoksun, bu umarsızlığımın üstüne geliyorlardı, büyüyerek ve daha karanlık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder